Olay Hikayesi 1

 

                        ZAMAN YANKISI


 


Emre, lisenin arka bahçesindeki küçük atölyesinde oturmuş, elindeki bozuk saati tamir etmeye çalışıyordu. Okulun saatçisi olarak bilinen Emre, özellikle antika saatlere karşı büyük bir tutku besliyordu. O gün, okulun eski deposunda temizlik yaparken, tozlu bir kutunun içinde antika bir cep saati bulmuştu. Saat,tunçtan yapılmıştı, üzerinde karmaşık desenler olan ve neredeyse bir asırlık görünen bir şeydi.Saatin üzerinde altın sarısı bir renk ile 1983 yazıyordu. Yazının altında ise küçük ama gözle görülebilecek şekilde 12 yazıyordu. Emre, saati hemen atölyesine götürdü ve tamir etmek için sabırsızlanıyordu.

"Bu saat gerçekten harika görünüyor," diye mırıldandı kendi kendine. "Kim bilir kaç yıllık?"

dedi .Saati masaya koydu ve dikkatlice incelemeye başladı. Saatin arka kapağını açtığında, içinde küçük bir mekanizma ve üzerinde eski bir yazı olan bir parça gördü. Yazıyı okumaya çalıştı: "Zamanın yankısı, geçmişin izinde."

"Zamanın yankısı mı?" diye tekrarladı Emre, kafası karışmış bir şekilde. "Bu ne anlama geliyor acaba?" Saati kurmaya karar verdi. Saati kurduğunda, aniden garip bir his kapladı içini. Odanın havası değişmiş, her şey daha soluk görünüyordu. Emre, saate baktığında, akrep ve yelkovanın geriye doğru döndüğünü fark etti. "Bu da ne?" diye şaşırdı Emre. "Saat geriye mi dönüyor?" 

  Bir anda kendini okulun koridorlarında buldu. Ancak her şey farklıydı. Duvarlar daha yeni boyanmış gibiydi ve koridorda yürüyen öğrenciler tanıdık gelmiyordu. Emre, panik içinde saate baktı ve tekrar kurdu. Bu sefer, kendini bir yıl öncesine, lisenin mezuniyet töreninde buldu. O gün, en iyi arkadaşı Canla kavga etmiş ve bir daha konuşmamışlardı. Emre, saatin gerçekten zamanı geriye aldığını anladı ve bu gücü kullanarak hatalarını düzeltmeye karar verdi.

Canla kavga ettiği o anı hatırladı. Can, Emre'ye bir projede yardım etmesi için yalvarmış, ancak Emre, başka bir işi olduğunu söyleyerek reddetmişti. Bu, aralarındaki dostluğun bitmesine neden olmuştu. Emre, saati kullanarak o ana geri döndü ve bu sefer Can'a yardım etmeyi kabul etti:


-Özür dilerim seni reddettiğim için pişmanım,dedi Emre

-Ciddi misin? Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştın.

-Evet ciddiyim

-Teşekkür ediyorum bu benim için çok şey ifade ediyor.

-Asıl ben teşekkür ederim özrümü kabul ettiğin için.

-Ne demek, sen benim için kardeşimden farksızsın


Can'la birlikte projeyi tamamladılar ve arkadaşlıkları eskisinden daha güçlü hale geldi. Emre, ilk kez zamanı değiştirmenin ne kadar harika bir şey olduğunu düşündü.

Ancak, her şey o kadar basit olmaycaktı Emre, zamanı değiştirdikçe, küçük ama önemli farklılıklar fark etmeye başladı. Örnek olarak, Can ile barıştıktan sonra, başka bir arkadaşı olan Ayşe, Emre'ye eskisi kadar yakın değildi. Emre, Ayşe ile olan ilişkisini düzeltmek için saati tekrar kullandı, ancak bu sefer de başka bir şeyler ters gitti:


-Ayşe seninle konuşmam gereken bir şey var, dedi Emre 

-Ne oldu, Emre? Bir sorun mu var?

-Hayır, sorun değil, Sadece son zamanlarda seninle pek vakit geçiremedim. Bunun için üzgünüm.

-Sorun değil, Emre. Herkesin meşgul olduğu zamanlar oluyor.

-Hayır, bu sadece meşguliyetle ilgili değil. Seni ihmal ettiğimi düşünüyorum.

-Belki biraz öyle oldu, ama her şey yolunda. Endişelenme. Bu konuları konuşarak halledebileceğimizi düşünüyorum.

-Çok teşekkür ederim beni anlayışla karşıladığın için.

-Ne demek Emre sen benim arkadaşımsın.


Emre, Ayşe'yle olan ilişkisini düzeltmek için elinden geleni yaptı, ancak bu sefer de başka bir şeyler ters gitti. Okuldaki bir öğretmeni, Emre'nin varlığını neredeyse unutmuş gibiydi.

"Emre kim?" diye sordu matematik öğretmeni, sınıfta isim listesini okurken. "Bu ismi hatırlamıyorum." Emre, şaşkınlıkla öğretmenine baktı:


- Benim, öğretmenim. Emre, bu sınıfta okuyorum.

-Hatırlayamadım.

-Benim Emre numaram da 641

-Ah, evet. Özür dilerim, Emre. Sanırım unutmuşum


Emre, zamanı değiştirdikçe, kendi  hayatının da değiştiğini fark etti. İnsanlar onu daha az hatırlamaya başladı. Arkadaşları, onunla olan anılarını kaybediyordu. Emre, bir noktada, kendisinin de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu anladı."Bu saat beni mahvediyor," diye düşündü Emre, atölyesinde otururken. "Her şeyi düzeltmeye çalışırken, aslında daha fazla zarar veriyorum." Bir gün, Emre, saati kullanarak geçmişte yaptığı en büyük hatayı düzeltmeye karar verdi: babasının ölümünü engellemek. Emre, babasının trafik kazasında öldüğü güne geri döndü ve onu o gün evde tutmayı başardı:


-Baba, bugün dışarı çıkma lütfen evde kal, dedi Emre, babasına yalvararak.

-Neden bahsediyorsun, oğlum? İşe gitmem gerekiyor.

-Hayır, gitme.

-Oğlum neden birden böyle bir şey diyorsun? Endişelenmeye başlıyorum, garip hareketlerde bulunuyorsun.

-Baba, lütfen bugünlük beni dinle başka hiç bir şey istemiyorum.

-Tamam oğlum, sana güvenim sonsuz.


Babası, Emre'nin gözlerindeki endişeyi gördü ve sonunda pes etti. "Tamam, tamam. Bugün evde kalacağım."

Babası hayatta kalmıştı, ancak bu sefer de annesi, babasının hayatta kalması nedeniyle işten ayrılmak zorunda kalmış ve aile büyük bir maddi sıkıntıya girmişti.Emre’nin kız kardeşi 

Emre’nin yaptıklarından haberdardı ancak pek mutlu değildi:


-Emre, babamız hayatta kaldı, ama şimdi annem işsiz kaldı ,Ne yapacağız?

-Bilmiyorum. Her şeyi düzeltmeye çalışıyorum, ama her seferinde daha kötü oluyor.

-Emre bir yolunu bul ve bu işi lütfen çözmeye çalış.

-Bunu yapacağım.


En kötüsü, Emre'nin kendi varlığı da tehdit altındaydı. Zamanı değiştirdikçe, insanlar onu daha az hatırlamaya başladı. Okuldaki öğretmenler, onun adını unutuyor, arkadaşları onunla olan anılarını kaybediyordu. Emre, bir noktada, kendisinin de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu anladı. Artık tek amacı, zamanı düzeltmek ve her şeyi eski haline getirmekti.Emre, saati son kez kullanarak her şeyi başa almak istedi. Ancak bu sefer, saatin mekanizması bozulmuştu. Saat, artık zamanı geriye almıyor, sadece rastgele zamanlara  atlıyordu. Emre, kendini bir anda çocukluğunda, bir anda gelecekte buluyordu. Her şey kontrolden çıkmıştı. "Bu saat beni mahvediyor," diye düşündü Emre, panik içinde. "Ne yapacağım?" Sonunda, Emre, saati tamamen kırmaya karar verdi. Saati yere vurdu ve mekanizması parçalandı. Aniden, her şey normale döndü.

Emre, kendini atölyesinde buldu. Saat, masanın üzerinde parçalanmış halde duruyordu. Etrafına baktığında, her şeyin eskisi gibi olduğunu gördü. Can ile hala kavgalıydı, babası ölmüştü ve annesi işte çalışıyordu. Ancak Emre, artık geçmişi değiştirmeye çalışmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini anlamıştı. Zaman, değiştirilmeye çalışıldığında, geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabiliyordu.

Emre, o günden sonra saatçilik tutkusunu sürdürdü, ancak bir daha asla zamanı değiştirmeye çalışmadı. Geçmişte yaptığı hataları kabullendi ve geleceğe daha umutla bakmaya başladı. Zamanın yankısı, ona en değerli dersi öğretmişti: Geçmişi değiştiremezsin, ama geleceği şekillendirebilirsin. 

  Geçmişin üzerinde değişiklik yapma gücün yoktur; ne kadar istersek isteyelim, zaman bir kez geçtiğinde geri alınamaz. Ama geleceğin senin ellerindedir. Bugün attığın adımlar, gelecekte seni bekleyen yolları şekillendirir. Bu yüzden her anını değerli gör, seçimlerini dikkatli yap. Geçmişin hatalarına takılıp kalacağına,  geleceğin için doğru kararlar almaya odaklan. Unutma, geçmiş bir ders, geleceğin ise bir fırsattır.



                                         


                                                                                                       Ömer Faruk Taşkıran 641


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Olay Hikayesi 2